BOŞANMANIN MALİ SONUÇLARI
MADDİ TAZMİNAT
TMK 174/1’e göre, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.” Bu hükme göre, maddi tazminat istenmesinin şartları şunlardır:
aa) Maddi tazminat isteyen eşin boşanmada hiç kusurunun bulunmaması ya da kusurunun daha az olması
Kusursuzluk, doktrinin de kabul ettiği gibi, mutlak bir kusursuzluk değildir. Çünkü, bir boşanma davasında taraflardan birinin hiç kusurunun bulunmaması nadiren rastlanılacak bir durumdur. Bu bakımdan, kusursuzluğun tespitinde bakılacak olan husus, tazminat isteyen eşin herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığı değil de boşanma sebebinde kusurunun bulunup bulunmadığıdır. Başka bir deyişle, tazminat talep edenin kusuru ile boşanma sebebinin oluşması arasında bir uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığıdır. Tazminat isteyen tarafın kusuru, boşanmaya sebep olan olaylara oranla tali (ikinci) derecede ise (örneğin eşi zina yapan kadın, yatak odasını ayırmıştır.), talep üzerine hâkim tazminat karar verebilir.
Fakat, hâkim, tali kusuru müterafik kusur sayarak TBK 52’ye göre tazminatın indirilmesine gidebilir.
Daha az kusurlu olmanın anlamı ise, kusurlu olmamadan farklıdır. Bu halde, tazminat isteyen eşin de boşanmaya sebep olan olaylarda kusuru bulunmaktadır. Fakat onun bu husustaki kusuru, kendisinden tazminat istenene oranla daha azdır.
TMK 166/IV’e göre, fiili ayrılığa dayanan boşanma davası, ilk açılıp da reddedilen boşanma davasında kusurlu olan eş tarafından açılmışsa, kusursuz olan davalı eş, diğer şartlar da varsa, maddi tazminat isteyebilir.
bb) Davalı tarafın kusurlu olması
Davalı, boşanma sebebinde kusurlu olmalıdır. Kusuru ile boşanmaya sebep olmayan eşten tazminat istenemez. Örneğin davacının akıl hastası olması halinde, çekilmezliğin oluşmasında kusuru bulunmadığı için, ondan tazminat istenemez.
cc) Davacının mevcut ya da beklenen bir menfaatinin zedelenmesi
TMK 174’ün amacı boşanma halinde kusursuz ya da kusuru daha az olanın zararının tazmin edilmesidir. Tazmin edilmesi gereken zarar kanunun, deyişi ile, mevcut ya da beklenen bir menfaatin ihlalidir. Bu sebeple, boşanma yüzünden değil de başka bir sebeple ortaya çıkan bir zarar (örneğin, davalı eş davacı eşi yaralamıştır.), TMK 174/1’e göre tazmin edilmez. Fakat TBK 49’a göre haksız fiile dayanılarak tazminat istenebilir.
Mevcut bir menfaatin zedelenmesine doktrin ve uygulamadan şu örnekler verilebilir: Eşlerden birinin özellikle kadının kaybettiği nafaka, mal rejiminden kaynaklanan hakların ya da bir ticarethanenin tasfiyesinden kaynaklanan kayıp. 2. Hukuk Dairesine göre, evlenme ya da evlilik sırasında yapılan masraflar ve evlenme dolayısıyla verilen hediyeler de maddi tazminat olarak geri istenebilir.
Beklenen menfaatin zedelenmesi, boşanma anında henüz gerçekleşmemiş, fakat evlenme devam etseydi ileride gerçekleşmesi beklenen menfaatlerdir. Bu tür menfaatlere de, boşanma yüzünden kaybedilen miras hakları ve sigortadan doğan haklar örnek olarak gösterilebilir.
dd) Maddi tazminatın miktarı
TMK 174/1’e göre, ödenecek olan uygun bir maddi tazminattır. Bundan anlaşılacağı gibi, önce tazminat miktarını hâkim belirleyecektir. İkinci olarak, tazminat miktarının, uğranılan zararın tam karşılığı olması gibi bir zorunluluk yoktur. Hâkim, tarafların mali ve sosyal durumlarını ve kusur derecelerini göz önünde bulundurarak uygun olan tazminat miktarını belirleyecektir.
Maddi tazminatın muhakkak boşanma davası ile birlikte istenmesi gerekmez. Ayrı bir dava ile de talep edilebileceği gibi, TMK 174/1’in eş yerine taraf tabirini kullanmasından da anlaşılmaktadır. Bunun yanında, boşanma davasından sonra, nafaka davasının açılmasında yetkiyi düzenleyen TMK 177’nin örneksemeyle uygulanmasıyla da aynı sonuca varılması mümkündür. Bu hükmün üzerinde yoksulluk nafakası bahsinde durulacaktır.
Eski Medeni Kanun’da da bu konuda açık bir hüküm bulunmadığı için, durum tartışmalıydı. Konuyu manevi tazminat yönünden 22.1.1988 tarih ve 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ele almış ve boşanmanın kesinleşmesinden sonra da ayrı bir dava ile de manevi tazminat istenebileceği sonucuna varmıştır. Doktrin bu kararın örneksemeyle maddi tazminat ve yoksulluk nafakasına da uygulanabileceğini kabul etmiştir.
Av. M. Çağatay TANÇ