SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME

 

KANUN

Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri

 

A. Koşulları

I. Genel olarak

MADDE 77- Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.

Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.

 

II. Borçlanılmamış edimin ifası

MADDE 78- Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.

Zamanaşımına uğramış bir borcun ifasından veya ahlaki bir ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynaklanan zenginleşmeler geri istenemez.

Borç olmadığı hâlde ödenmiş olan edimin geri istenmesine ilişkin diğer kanun hükümleri saklıdır.

 

B. Geri vermenin kapsamı

I. Zenginleşenin yükümlülüğü

MADDE 79- Sebepsiz zenginleşen, zenginleşmenin geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlüdür.

Zenginleşen, zenginleşmeyi iyiniyetli olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri vermekle yükümlüdür.

 

II. Giderleri isteme hakkı

MADDE 80- Zenginleşen iyiniyetli ise, yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, geri verme isteminde bulunandan isteyebilir.

Zenginleşen iyiniyetli değilse, zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir.

Zenginleşen, iyiniyetli olup olmadığına bakılmaksızın, diğer giderlerinin ödenmesini isteyemez. Ancak, kendisine karşılık önerilmezse, o şey ile birleştirdiği ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri geri vermeden önce ayırıp alabilir.

 

C. Geri istenememe

MADDE 81- Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Ancak, açılan davada hâkim, bu şeyin Devlete mal edilmesine karar verebilir.

 

D. Zamanaşımı

MADDE 82- Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.

Zenginleşme, zenginleşenin bir alacak hakkı kazanması suretiyle gerçekleşmişse diğer taraf, istem hakkı zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcunu ifadan kaçınabilir.

 

 

  1. GENEL BAKIŞ

1. TERİM SORUNU

Sebepsiz zenginleşme, sözleşmeler ve haksız fiiller gibi bir borç kaynağıdır.

Türk Borçlar Kanunu’nun birinci ayırımında (TBK. M. 1-48) “Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri”; ikinci ayırımında (TBK. M. 49-76) “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” düzenlendikten sonra; bunu takip eden üçüncü ayırımında (TBK. M. 77-82) “Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri”ne yer verilmiştir.

2. AYRI BİR BORÇ KAYNAĞI OLMASI

Tarihi sebepleri bir yana bırakacak olursa, diğer borç kaynaklarının yanında sebepsiz zenginleşme diye ayrı bir borç kaynağının varlığının kabul edilmiş ve kanunda ayrı hükümlerle düzenlenmiş olmasının başlıca sebebi, hukuki işlemden (özellikle sözleşmelerden) doğan borçların ve haksız fiil hükümlerinin yetersiz kaldığı bazı olayların varlığıdır. Özellikle alışveriş ilişkilerinde, öyle bazı durumlar vardır ki, taraflardan birinin diğerine karşı ne sözleşmeden doğan bir alacak hakkını, ne haksız bir fiile dayanan bir tazminat talebini, ne de bir ayni hakkı ileri sürmesi mümkündür. Halbuki gene de karşı tarafı elinde olan bir şeyi, bir değeri, hukuken iadeye zorlamak adaletin açık bir gereği olabilir.

  1. SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME KURUMUNU İŞLEVLERİ VE TEMEL ÖZELLİKLERİ

I. SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME KURUMUNUN İŞLEVLERİ

1. Denkleştirici adaleti gerçekleştirme işlevi

Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerine kayan değerlerin iadesi, kökeni Aristoteles’e kadar giden, “denkleştirici adalet” düşüncesine dayanmaktadır. Buna göre, hukuken geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir başkasının malvarlığından istifade ederek kendi malvarlığını artıran kimse, elde ettiğini geri vermek zorundadır.

2. İadeyi sağlama işlevi

Sebepsiz zenginleşme hükümlerinin, genel olarak malvarlığı kaymalarını giderme, düzeltme yanında; buna ek olarak, başkasının malvarlığına katılan bireysel bir değeri, bir eşyayı, bir fikri veya hukuki bir varlığı geri istemeyi sağlama işlevi de vardır. Sebepsiz zenginleşme borçlusu, sadece maddi bir ödemeyle mal varlığından oluşan fazlalığı fakirleşene devretmekle değil, mümkün oldukça aldığını aynen iade etmekle yükümlüdür.

3. Tamamlanan düzeltme işlevi

Sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümlerin uygulama alanı çok geniştir ve bu hükümler sadece malvarlıkları arasında değer kaymasından ibaret yalın hukuki olaylarda karşımıza çıkmaz. Hatta, sadece sebepsiz zenginleşme ilişkisinden ibaret bu tür yalın olaylar, bu hükümlerin uygulama alanı içinde küçük bir yer tutar. Sebepsiz zenginleşme çoğu kez kanunda düzenlenmiş başka hükümler ve kurumların yarattığı hukuki sonuçlara eklenen yan bir sonuç olarak belirir.

Bu gibi durumlarda, sebepsiz zenginleşme kurumunun kanun koyucunun düzenlediği başka hukuki sonuçları tamamlayıcı veya düzeltici bir işlevi söz konusudur.

II. SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME KURUMUNUN TEMEL ÖZELLİKLERİ

1. Nisbi bir hak sağlaması

Sebepsiz zenginleşmenin şartlarının gerçekleşmesi üzerine zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğar. Bu borcun konusu malvarlığında oluşan fazlalığı iade etmektir.

a) Hakkın üçüncü kişilere karşı ileri sürülememesi

Sebepsiz zenginleşmeden doğan talebin nisbi nitelik taşımasının en önemli sonucu, iadeye konu şey iade borçlusundan başkasının eline geçmişse ona karşı ileri sürülememesidir.

b) Hakkın zenginleşenin iflası halinde masaya kaydolunması

Sebepsiz zenginleşme alacağının şahsi nitelik taşıması borçlunun iflasında da belirgin şekilde ortaya çıkar. İade konusu mal borçlunun elinde mevcut olsa bile, alacaklı bunun iadesini isteyemeyecek, alacağını iflas masasına kaydettirmekle yetinecektir.

c) Hakkın, borçların ifası ve ifa edilmemesine ilişkin hükümlere tabi olması

Sebepsiz zenginleşmeden doğan hakkın bir alacak hakkı olmasının bir sonucu da bunun karşılığını oluşturan iade borcunun borçların ifasına ve ifa edilmemesine ilişkin genel hükümlere tabi olmasıdır.

2. Alacak hakkının doğumunun fiil ehliyeti şartına bağlı olmaması

Sebepsiz zenginleşme kurumuna dayanan alacağın sözleşmeden ve haksız fiilden doğan alacaklardan önemli farklarından biri, hiçbir ehliyet şartına bağlı olmamasıdır. Sebepsiz zenginleşmeden bir borç doğması için ne fakirleşenin ne de zenginleşenin fiil ehliyetine sahip olması gerekir. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın zenginleşme şartlarının gerçekleşmesi yeter. Hak ehliyetine sahip olmak, hukuken kişi sayılmak, sebepsiz zenginleşme ilişkisinde taraf olmak için yeterlidir.

3- SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMENİN GENEL ŞARTLARI

Sebepsiz zenginleşmenin tanımı dikkate alınırsa aşağıdaki unsurlar sebepsiz zenginleşme kurumunun genel şartları olarak tespit edilebilir;

Sebepsiz zenginleşme;

1. Bir edimin ifasıyla veya başka bir yolla,

2. Bir zenginleşmenin,

3. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın,

4. Başkasına ait şeyler (veya başkasının fakirleşmesi),

5. Sayesinde gerçekleşmesidir.

Bunlardan 2-5 numarada yer alan unsurlar sebepsiz zenginleşmenin bütün türleri için geçerlidir. Önce bu unsurları inceleyecek, sonra da sebepsiz zenginleşmenin bir edimin ifası sonucu olup olmamasına göre türleri üzerinde duracağız.

I. ZENGİNLEŞME

1. Zenginleşmeye konu olabilecek değerler

Zenginleşmeye konu olabilecek değerlerin tam bir dökümü yapılamaz. Ekonomik bakımdan bir anlam ifade eden her türlü mal, hizmet, hak, maddi veya fikri varlıklar, fırsat ve avantajlar zenginleşmeye konu olabilir. Zenginleşmenin en geniş anlamıyla düşünülmesi gerektiği kabul edilmektedir.

Edim teşkil edebilecek her şeyin sebepsiz zenginleşmeye konu olabileceği söylenebilir.

2. Zenginleşme türleri

a) Fiili zenginleşmeler

Bunlar malvarlığının aktifine veya pasifine derhal etki eden zenginleşmelerdir.

aa. Malvarlığının aktifinin artması

En sık rastlanacak zenginleşme türü budur. Burada malvarlığının aktifine yeni bir hak girmekte veya mevcut bir hakkın değeri artmaktadır. Geçersiz bir sebebe dayanarak taşınır mülkiyeti iktisabı veya bir alacağın devir yoluyla kazanılması yahut bir eşyanın onarılmasının veya bir tarlanın ekilmesinin sağladığı yarar bu tür zenginleşme örnekleridir.

3. Zenginleşmenin belirlenmesi

Zenginleşmenin belirlenmesinde genellikle kabul edilen yöntem, “Fark Teorisi” denilen görüşe dayanır. Buna göre, zenginleşenin malvarlığının iktisaptan sonra ifade ettiği değer ile bu iktisap gerçekleşmeseydi taşıyacak olduğu değer arasındaki fark, zenginleşmenin kapsamını oluşturur.

Bu zenginleşmede, iktisap edilen şeyin yanı sıra, bunun sağladığı yararlar, semereler, iktisapla nedensellik bağı içindeki her türlü kazançlar, iade edilecektir. Keza, iktisap yüzünden zenginleşenin uğradığı zararlar, iktisapla nedensellik bağı içindeki her türlü ekonomik kayıplar zenginleşmeyi sınırlayacak, bazen de zenginleşmenin bulunmadığı sonucuna varılmasına yol açacaktır.

Zenginleşmenin varlığı halinde iadenin tarzı ve kapsamı ayrı bir sorundur. Zenginleşme şartının varlığı fark esası ile belirlenebilir. Hatta bu zorunludur.

II. GEÇERLİ BİR SEBEBİN BULUNMAMASI

Sebepsiz zenginleşmeden söz edebilmek için, bir kimsenin malvarlığında ortaya çıkan zenginleşmenin geçerli bir sebebe dayanmaması gerekir. Geçerli bir borcun ifası olarak yapılan kazandırmaların veya kanun gereği bir iktisabın korunduğu durumların, sebepsiz zenginleşme oluşturduğundan söz edilemez.

1. İfa sonucu zenginleşmelerde

Bir borcu ifa etmek düşüncesiyle veya karşı taraftan bir edimin ifası beklentisiyle yapılan ifalar sonucu vuku bulan kazandırmalar, ifa sonucu zenginleşme oluşturur. Burada, fakirleşenin karşı tarafı zenginleştirdiğini bilerek ve özel bir amaç izleyerek yaptığı bir kazandırma söz konusudur.

Türk Borçlar Kanunu’nun 77. maddesi, ifa sonucu zenginleşmelerde kazandırmanın sebepsiz sayılacağı halleri, “geçerli olmayan” veya “gerçekleşmemiş” ya da “sona ermiş” sebebe dayanan iktisaplar olarak ifade etmiştir. Bu tür durumlarda iade alacaklısı (fakirleşen) bir borcun ifası düşüncesiyle veya karşı taraftan bir ifa (kazandırma) beklentisiyle ifada (kazandırmada) bulunmakta, ne var ki ya borç ilişkisi söz konusu kazandırmaya bir temel oluşturmamakta veya beklenti boşa çıkmaktadır.

Kurulmamış, kesin hükümsüz veya sonradan iptal edilmiş bir satım sözleşmesi uyarınca mülkiyeti geçirilen taşınır malın veya aynı şekilde geçersiz bir eser (istisna) sözleşmesi uyarınca yapılan onarım ya da inşaatın bundan yararlananın malvarlığında meydana getirdiği artış, böyle bir sebepsiz zenginleşme oluşturur. Keza, ortada geçerli bir sözleşme olmadığını bilmesine rağmen, karşı tarafın edimini gene de yerine getireceği inancıyla kendi edimini ifa ederek kazandırmada bulunan kişinin durumu da böyledir. Yeter ki bu beklenti haklı görünsün ve boşa çıkmış olsun.

Belirtelim ki, mevcut olmayan borcun ifası olarak yapılan kazandırma bir hukuki işlemle gerçekleşiyorsa, bu kazandırıcı işlemin geçerli olması gerekir. Aksi halde zenginleşme gerçekleşmeyeceğinden, burada sebepsiz zenginleşmeden doğan bir iade borcuna yer olmaz.

2. İfa dışındaki zenginleşmelerde

Karşı tarafa kazandırmada bulunulduğu bilinerek ve özel bir amaç izlenerek (ifa düşüncesiyle) yapılan bir kazandırma söz konusu olmadan başkası aleyhine gerçekleşen zenginleşmeler, ifa dışı sebepsiz zenginleşmelerdir.

İfa sonucu zenginleşmelerin tersine, bunların temelinde geçerli bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının araştırılması söz konusu olmaz.

Şu hâlde, ifa dışı başkası aleyhine zenginleşmeler, kural olarak, daima sebepsiz zenginleşmeye dayanan iade talebine konu olabilirler.

III. FAKİRLEŞME

Fakirleşme şartı sebepsiz zenginleşmenin tartışmalı bir konusudur. İsviçre ve Türk doktrininde ve uygulamada hâkim görüş, bunu “malvarlığı azalması” veya “fakirleşme” şartı olarak ifade etmektedir. Söz konusu görüş bakımından, zenginleşme ancak bir başkasının malvarlığındaki fakirleşmenin karşılığı olarak ortaya çıkmışsa bir iade borcundan söz edilebilir.

Burada fakirleşme miktarı, sebepsiz zenginleşmede iade talebine kesin bir üst sınır çizecektir. Sebepsiz zenginleşme kurumunun işlevi malvarlığı kaymalarını telafi etmekten ibarettir. Zenginleşme fakirleşmeden azsa mesele yoktur. Sadece zenginleşme tutarı istenebilecektir. Fakat, eğer zenginleşme fakirleşmeden çoksa, fakirleşme tutarından fazla kısım sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenemez.

Fakirleşmenin mevcudiyeti ispat edilip de miktarı saptanamıyorsa, zenginleşmenin belirlenmesindeki açıklamalarımıza paralel olarak, burada da hakim TBK m.50/f.2 hükmüne kıyasen, olayların akışına ve fakirleşenin aldığı önlemlere göre fakirleşme miktarını hakkaniyet çerçevesinde takdir edecektir.

IV. NEDENSELLİK BAĞI

1. Sebepsiz zenginleşmede aranacak illiyet bağı

Sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir alacak hakkı doğması için, malvarlığı azalanın fakirleşmesiyle diğer tarafın zenginleşmesi arasında nedensellik (İlliyet) bağı bulunması gerekir.

2. Dolaysızlık şartı

Sebepsiz zenginleşmeye ilişkin ve nedensellik bağı ile ilgili bir özellik, fakirleşme ile zenginleşme arasındaki nedenselliğin dolaysız olması gereğidir.

a) Üçüncü kişinin yol açtığı ve iade talebi bulunan zenginleşmeler

Fakirleşme ve zenginleşme olgusunun bir üçüncü kişinin fiili veya işlemiyle gerçekleşmesi, sebepsiz zenginleşmeden doğan iade talebini engellemeyecektir.

aa. Bir üçüncü kişinin bir şahsa ait değeri kendi malvarlığına katmaksızın bir başkasına kazandırması

Burada sebepsiz zenginleşmeyi oluşturan şey, gerçekte doğrudan fakirleşenden zenginleşene geçmekte, ancak buna üçüncü bir kişi sebep olmaktadır.

 

Av. M. Çağatay TANÇ

 

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı.

Yorum Yaz


En fazla 500 karakter. 500 karakter kaldı.