HATALI TIBBİ UYGULAMA
MADDİ TAZMİNAT
Hastanın hatalı tıbbi müdahale nedeniyle uğradığı zararların başında maddi zararlar gelir. Bu zararların karşılanması amacıyla ödenen tazminata da maddi tazminat adı verilir. Maddi tazminata hastanın hatalı tıbbi müdahale nedeniyle yapmak zorunda kaldığı harcamalara karşılık olarak hükmedilir. Örneğin, tedavi masrafları, ilaç masrafları, yeni bir ameliyatın masrafı, rehabilitasyon masrafları, çalışamamadan kaynaklanan zararlar, kazanç kaybı, hastanın erken taburcu edilmesi ve teşhiste gecikilmesi sonucu, fazladan yapılan masraflar, tıbbi müdahale nedeniyle iş yeri kapatılmışsa bundan kaynaklanan zararlar; yapılan tetkiklerin ücretleri, yol, taksi masrafları gibi.
Hastanın ölümü halinde, destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilir. Bu tazminatı, hastanın çocukları, eşi, anne ve babası talep edebilir. Yetişkin çocukların bu tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Destek, hizmet şeklinde de olabileceğinden, bir ev hanımının ölümü durumunda da yakınları destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilir. Yardım ve hizmet ederek destekte, destekten yoksunluk, ölenin yaşam süresinin sonuna kadar hesaplanmaktadır.
Hasta tedavi nedeniyle ödediği giderleri hekimden tazminat olarak talep edemez, zira bu giderler bu giderler davacının tedavisi için yapılması zorunlu giderlerden olup hastanın başka sağlık merkezine de başvurması halinde yapacağı giderlerdir. Ancak, hastanın kamu kurumunda tedavisinin gerçekleştirilmemesi nedeniyle, özel bir hastaneye giderek, orada yaptırdığı tedavi masrafları karşılanmalıdır.
Hasta uğradığı bedeni zararlar için de tazminat talep edebilir. Bedeni zararlar kalıcı veya geçici olabilir. Kalıcı bir sakatlık halinde, “güç kaybı tazminatı” talep edilebilir.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş veya hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır (TBK 506/3). Vekil, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle davacının tedavisini üstlenen hastane ve doktorların meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir.
Olayın gelişimi ve sair olgular göz önünde bulundurularak, hekim kusurlu olsa bile tazminattan indirim yapılabilir. Buna karşılık, Yargıtay’ın istikrarlı görüşü hekimin her türlü özeni gösterme borcu olup en hafif kusurundan bile sorumlu bulunduğuna göre zararın tamamından sorumlu tutulmaları gerekirken maddi zarar hesabında kusur oranına göre indirim yapılmasının, hukuka aykırı olduğu yönündedir.
Borçlar Kanunu’nun 52. maddesine göre, zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hakim, tazminatı indirebilir.
Av. M. Çağatay TANÇ