Özellik Arz Eden Tıbbi Müdahaleler
Estetik Müdahaleler
Estetik müdahaleler gerek endikasyon ve gerekse aydınlatma ve rıza bakımından özel olarak ele alınması gereken tıbbi müdahale türlerini oluşturmaktadır. Ancak burada estetik müdahalelerin bu özelliklerinden ziyade, genel olarak bu müdahalelerin ne olduğu açıklanacak ve hukuksal niteliği tartışılacaktır. Yukarıda belirtilen ve estetik cerrahiden kaynaklanan özel durumlar ilgili konu başlıkları altında ele alınacaktır.
1. Tanım
Güzellik ameliyatı, estetik cerrahi, plastik cerrahi olarak da adlandırılan estetik müdahaleler, “bir kişinin doğuştan sahip olduğu ya da sonradan bir etken sonucu veya kendiliğinden oluşan, kişinin dış görünümünü bozan veya bozduğu düşünülen, ben, kıl, sarkık, farklı renkteki deri, derideki yağ kümesi, sivilce, kırmızı damar ucu, bedendeki ve yüzdeki sakatlık, olağandan farklı şekil, deformasyon, yara, yara izi, asimetrik, ortalamanın üzerindeki veya altındaki ebatta uzuvların düzeltilmesi veya kapatılması amacıyla yürütülen müdahalelerdir”. Bir başka tanıma göre, estetik müdahaleler, “hekimler tarafından güzellik amacıyla bedene uygulanan ve şekil değişikliği sonucunun doğuran tıbbi müdahalelerdir”. Bu müdahalelerdeki temel amaç, hastanın psikolojik ve estetik gereksinimlerinin karşılanmasıdır.
Estetik müdahaleler her zaman isteğe bağlı ve tedavi amacının ikinci planda kaldığı müdahaleler olmayıp, zaman zaman tıbben zorunlu estetik müdahaleler de (rekonstriktif cerrahi) söz konusu olabilmektedir. Örneğin bir yanık veya kaza sonrası yüze yapılan müdahalelerde olduğu gibi. Burada tedavi amaçlı estetik müdahaleler tartışılmayacaktır, zira bunlar diğer tıbbi müdahalelerin tabi olduğu hukuksal rejime tabidir. Dolayısıyla ele almak istediğim konu, sırf güzellik amaçlı tıbbi müdahalelerdir.
2. Estetik Müdahalelerde Hekim-Hasta Arasındaki Hukuksal İlişkinin Niteliği
Hekim ile hasta arasındaki hukuksal ilişkinin vekalet ilişkisi olduğunu belirtmiştim. Ancak estetik müdahaleler bakımından bu konuda görüşler farklılaşmaktadır.
Uygulamada Yargıtay’ın ağırlıklı kararları, estetik müdahaleleri eser sözleşmesi niteliğinde kabul etmektedir.
- “Estetik ameliyatlarda, ameliyat yapan doktor, estetik görünüm konusunda belli bir teminat vermişse, taraflar arasındaki bu sözleşme, eser sözleşmesidir”
- “Doktorun estetik amaçlı vücuda müdahalesi eser sözleşmesinin konusunu oluşturduğundan, koldaki dövme izini tamamen yok etmeyi taahhüt etmiş sayılır”
- “Davacı, doğum sonrası karın bölgesinde oluşan deformasyonların giderilmesi amacıyla davalının kendisini ameliyat ettiğini, ancak istenen sonucun sağlanamadığını iddia ederek maddi ve manevi tazminat talep etmiştir. Dosya kapsamından estetik amaçlı ameliyat hususunda tarafların sözleştikleri anlaşılmaktadır. Tarafların sözleşme yapmaktaki asıl amaçları belli bir sonucun (eserin) ortaya çıkmasıdır. Ohalde taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesi ilişkisidir. Yüklenici, eseri fen ve sanat kurallarına uygun, iş sahibinin beklentilerini karşılar şekilde yapmalıdır. Yüklenici eserdeki ayıp ve eksikliklerden ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca sorumludur. Somut olayda, ameliyattan istenen sonuç alınamamıştır. Buna rağmen davalının kusuru olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalıdır””.
Öğretide ise hekim ile hasta arasındaki estetik müdahale nedeniyle doğan hukuksal ilişkiyi eser sözleşmesi olarak kabul eden yazarlar olduğu gibi, bu ilişkiyi eser sözleşmesi olarak kabulün doğru olmayacağı yönünde görüşler de savunulmaktadır. Buna göre, tedavi kavramının sınırları içinde kalındığı müddetçe, ilişki vekalet ilişkisidir. Ayrıca, estetik cerrah da canlı bir organizma üzerinde çalışmaktadır ve bu organizmanın müdahale sırasında veya sonrasında nasıl bir değişim göstereceği önceden tahmin edilemez. Dolayısıyla hekimin estetik müdahalelerde de sonucu garanti etmesi çoğu kez mümkün olma. Kaldı ki, insanlar nasıl sağlığına kavuşmak konusunda bir garanti beklentisi içine giremiyorlarsa, estetik müdahalelerde de bu beklenti içine sokulmamalıdır. Estetik müdahalelerde, cerrahi müdahalenin yüksek kişisel karakteri ve taraflar arasındaki belirgin güven ilişkisi dolayısıyla vekalet hükümleri uygulanmalıdır. Bununla beraber, hasta ile cerrah, aralarındaki ilişkinin eser sözleşmesi olduğunu açıkça hükme de bağlayabilirler. Keza estetik cerrah, estetik bir sonuca ulaşacağını, hastaya açıkça garanti etmişse aradaki hukuki eser sözleşmesi olur. Bu tür bir garanti, ancak, başarısızlık riski oldukça düşük olan, yüz gezdirme, burun düzeltme, göğüslere silikon takılması, kepçe kulak gibi klasik estetik müdahaleler bakımından söz konusu olabilir.
Eser sözleşmesini reddeden bu görüşlere mukabil, “estetik cerrahın, eser sözleşmesindeki gibi, ortaya bir sonuç koyması gerekmektedir; estetik cerrah tarafından meydana getirilen sonuç (örneğin burun kemerini düzeltme), tıp bilimi ve estetik cerrahi kuralları çerçevesinde başarılı bir sonuç olarak kabul edilebiliyorsa, hastanın bu sonuçtan tatmin olup olmadığı önem taşımaksızın, eser olarak kabul edilir. Estetik cerrahın mesleki tecrübesi ve başarısı dışındaki sebeplerle, ameliyat sonucunda ortaya bir eser çıkması (örneğin, öngörülemeyen sebeplerle hastanın bünyesinin istenilen sonucun doğmasına engel oluşturması) durumunda ise estetik cerrahın bir sonuç ortaya koyma niyetiyle ameliyata giriştiğinden hareket edilerek, ilişkinin yine eser sözleşmesi olduğu sonucuna varılmalıdır. Ortaya çıkarılacak sonucun, mutlaka yeni bir eser yaratma biçiminde olması zorunlu olmayıp, zaten var olan bir şeyin onarılması, biçiminin değiştirilmesi de eser kavramı içindedir.” Görüşü de savunulmaktadır.
Kanımca, estetik müdahalelerin baştan eser sözleşmesi olarak kabulü yerine, somut olaya ve hekimin bu konudaki taahhütlerine göre sözleşmenin niteliğinin belirlenmesi daha uygun olacaktır. Ancak, eser sözleşmesinin kabul edilmesi durumunda, ayıba karşı tekeffül hükümleri estetik tıbbi müdahaleden önceki ve sonraki durumlar karşılaştırılarak uygulanabilecektir.
Av. M. Çağatay TANÇ