HATALI TIBBİ UYGULAMA

Özel Hukukta Tazminat Sorumluluğu

A. Genel Olarak

Sağlık personelinin hatalı tıbbi uygulama nedeniyle sorumluluğu esas itibariyle iki nedene dayanır: Sözleşme veya haksız fiil. Kural olarak sorumluluk sözleşme sorumluluğudur. Bununla beraber, bir sözleşmenin olmadığı hallerde, haksız fiil sorumluluğu söz konusu olacaktır. Esasen hastanın vücut bütünlüğüne yönelik müdahalelerde, sözleşmeye aykırı zarar verici her türlü davranış, aynı zamanda haksız fiil oluşturur. Bu nedenle, hasta sağlık personeline karşı dava açacağı zaman, sözleşme veya haksız fiile dayanabilir. Sözleşmenin varlığı halinde de sağlık personelinin eylemi aynı zamanda bir suç oluşturuyorsa, haksız fiil sorumluluğu olabilir. Sözleşme ve haksız fiil hükümleri dışında, vekaletsiz iş görme kuralları da uygulama alanı bulabilir.

Tıp hukukunda tazminat nedenleri çoğu kez çakışmaktadır. Bu nedenle bu tür hallerde TBK 60 uygulanabilecektir. Buna göre, bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.

B. Tazminat Sorumluluğunun Şartları

1. Hukuka Aykırılık

Bir sözleşme ilişkisinin varlığı durumunda, hukuka aykırılık, sözleşmenin ihlali şeklinde kendisini gösterir. Buna karşılık haksız fiil ilişkisindeki hukuka aykırılık, “başkalarının gerek malvarlığı gerekse şahıs varlığı değerlerine zarar vermeyi yasaklayan bir hukuk normunun ihlalini ifade eder”.

Haksız fiillerde hukuka uygunluk sebepleri yeni Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir: Zarar görenin rızası, daha üstü nitelikte özel veya kamusal yarar, zarar verenin davranışının haklı savunma niteliği taşıması, yetkili kamu makamlarının müdahalesinin zamanında sağlanamayacak olması durumunda kişinin hakkını kendi gücüyle koruması veya zorunluluk hallerinde de fiil, hukuka aykırı sayılmaz (md. 63/2).

2. Kusur

Hekimin sözleşme nedeniyle sorumluluğuna gidilebilmesi için sözleşmenin ihlalinin yanı sıra kusurlu da olması gerekir. Aynı şekilde, haksız fiil sorumluluğu için de kusur aranır. Kusur, “hukuk düzeni tarafından hoş görülmeyip kınanan davranış biçimidir.”

Kusurun objektif ve sübjektif olmak üzere iki yönü vardır:

Objektif Yön, aynı şartlar altında bulunan kişilerden beklenen ortalama davranış tipinden sapılmış olması, yani zararın önlenmesi için gerekli özenin gösterilmemiş olmasıdır. Yapılan müdahalelerde ihmal veya tedbirsizliğin varlığının kabulü için ölçü, zararı meydana getirenin sübjektif niteliklerine bakılmaksızın yalnız orta seviyede bir kimsenin, yani tedbirli bir doktorun aynı hal ve şartlar altında göstereceği mutat ihtimamdan ibarettir. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, vekil hafif kusurunda bile zararın tamamından sorumludur.

Sübjektif Yön ise zarara sebep olan kişinin, zarardan sorumlu tutulabilmesi için, isnat yeteneğine sahip olması, yani kusurlu davranışının ona yüklenebilmesi gerekir. Bunun için de borçlunun temyiz kudretine sahip olması gerekir.

Kusur, kast veya ihmal şeklinde olabilir.

Kast, uygulamada fazla rastlanılmayan bir durum olmakla beraber, özellikle endikasyon bulunmayan hallerde, ücret alabilmek amacıyla hareket ediliyorsa, hekimin sorumluluğu kasttan dolayı olacaktır.

İhmal ise özen eksikliği anlamına gelmektedir. İhmalin belirlenmesinde, somut olayın şartları ile ortalama bir hekimin göstermesi gereken özen esas alınır. İhmalin değerlendirilmesinde, ayrıca, tıbbi müdahalenin zorluğu ve tehlikesi de gözetilir. İhmalin tespitinde, hekimin kişisel mazeretleri göz önünde tutulmaz. Örneğin, hekimin hasta fazlalığı veya yorgun olması gibi bir gerekçe kabul edilmez. İhmal, yoğunluğuna göre, ağır ve hafif olmak üzere ikiye ayrılır ve bu husus, tazminat miktarında etkili olur.

3. Zarar

Sözleşme ihlaline veya haksız fiile rağmen bir zarar meydana gelmemişse, artık hekimin sorumluluğuna da gidilemez. Zarar, maddi veya manevi zarar şeklinde gerçekleşebilir.

Haksız fiil halinde, doğrudan zararlar tazmin edilirken, yansıma zararlar (yakınların etkilenmesi gibi) tazmin edilmez. Dolaylı zararlar ise tazmin edilebilir. Yansıma zararların tazmin edilmemesi kuralının iki istisnası vardır: Destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat.

4. Nedensellik Bağı

Sözleşmenin ihlali veya haksız fiil ile meydana gelen zarar arasında bir neden-sonuç ilişkisinin kurulabilmesi gerekir. Hekimin, sadece özen yükümlülüğünü ihlal etmesi sorumlu tutulması için yeterli değildir. Bu yükümlülük ihlalinin hastanın yaralanmasına veya ölümüne yol açmış olması gerekir. Başka anlatımla, hekimin özen yükümlülüğüne aykırı icrai veya ihmali hareketi ile meydana gelen netice arasında bir nedensellik ilişkisi bulunmalıdır.

Yargıtay’ın da yerleşik içtihadı, “bir olay, hayattaki genel davranışlara ve olayların tabii akışına göre diğer bir olayı meydana getirmeye elverişli bulunuyorsa, ilk olay, uygun sebep ve sonuç ölçüsüne göre ikincisinin nedeni sayılır” şeklindedir.

C. Tazminat Türleri

Tazminat sorumluluğunun söz konusu olduğu hallerde hekim, hastasına tazminat ödemek durumunda kalabilir. Tazminat miktarının belirlenmesi bakımından hekimin sorumluluğunun kaynağının, sözleşmeye veya haksız fiile dayanmasının önemi yoktur. Borçlar Kanunu’nun 114. maddesi gereğince, haksız fiil sorumluluğunu düzenleyen hükümler sözleşme sorumluluğuna da kıyasen uygulanır.

Hekimin kusurlu bulunması durumunda ödeyeceği iki türlü tazminat söz konusu olabilir: Maddi tazminat ve manevi tazminat.

Av. M. Çağatay TANÇ

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı.

Yorum Yaz


En fazla 500 karakter. 500 karakter kaldı.